Bakan Tunç: Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz

Bakan Tunç: Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
newyorknews.com.tr

Umutcan ÖREN-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)- ADALET Bakanı Yılmaz Tunç, "Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz. Ülkemizde basın hürdür, düşünce, ifade hürriyeti alabildiğine geniştir; ama gazeteciler de dokunulmaz değildir. Bir suç işlendiğinde savcılık devreye girer" dedi.Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM'de AK Parti grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, Türkiye'de gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu tek bir gazeteci olmadığını belirterek, "Bu bir dezenformasyon, gazetecilik faaliyeti ile kimse tutuklanmaz. Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz. Ülkemizde basın hürdür, düşünce, ifade hürriyeti alabildiğine geniştir; ama gazeteciler de dokunulmaz değildir. Bir suç işlendiğinde savcılık devreye girer. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlatmış olduğu bir soruşturma var. Bilirkişi ile yapmış olduğu bir telefon görüşmesini, onun rızası olmadan yayınladığınızda bunun Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) karşılığı, TCK 132 ve 133'üncü maddeleri; haberleşmenin gizliliğini ihlaldir. Bir kişiyle görüşme yaptığınızda, o görüşmeyi karşı tarafın rızası olmadan yayınlarsanız; TCK bunu suç olarak tanımlamıştır ve dolayısıyla bu iddia nedeniyle başlatılan bir soruşturma. Yine aynı şekilde 277'nci madde, bilirkişiyi etkileme suçu kapsamında da aynı dosya kapsamına başlatılan bir soruşturmadır. Dolayısıyla burada gazetecilik faaliyeti nedeniyle yapılan bir soruşturma söz konusu değildir. Sizler de gazetecisiniz. Bir kişi ile telefon görüşmesini, onun rızası dışında ifşa edebilir misiniz? Sizler de iletişim fakültesi mezunusunuz. Gazetecilik sorumluluğu var, basın meslek ilkeleri var. Karşı tarafın rızası olmadan bunu yayımlamanız mümkün mü? Yayımlanmışsa bunun suç olarak tanımlandığı yer de TCK'dır" dedi.'İMZASIZ BİR METNİN HUKUKİ DEĞERİ OLMAZ'CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in özellikle Kartalkaya ile ilgili açıklamalarını esefle karşıladıklarını söyleyen Tunç, "Kartalkaya'da 78 canımızı kaybettik. Büyük bir facia, milletçe derinden sarsıldık. Bu acının üzerine polemik yapmak gerçekten çok çirkin. 'Burada sorumlular kimse, bu faciaya neden olan kimse, ucu nereye dokunursa dokunsun yargı önünde hesap verecek' diyoruz. Onlarsa 'Ucu bize dokunmasın' diyor. Arada böyle bir fark var. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) 7 akademisyen, 1 de Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nden idare hukuku profesörü. Mevzuatımız belli, yönetmelikler belli, kanunlarımız belli. Olayda kimin ihmali var, kimin kusuru var; tüm bunları değerlendirecek olan elbette ki yargı. Yargı da uzmanlık gerektirdiği için bu dosyayı bilirkişiye tevcih etmiştir. Türkiye'nin bu konudaki en yetkili akademisyenleri, İTÜ Afet Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Fakültesi, İnşaat Fakültesi, Elektrik Elektronik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Fakültesi oradaki uzmanlar, detaylı bir şekilde yerinde incelemeleri tamamladılar. Bilgi, belge ve bütün dijital materyaller kendilerine takdim edildi. Savcılık makamına raporu ulaştırdıklarında tüm gerçek ortaya çıkacaktır. Burada makamı ne olursa olsun, hangi kurum olursa olsun, burada gerek sivil gerek kamu görevlisi bu konuda soruşturma izni talepleri de savcılık tarafından gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda soruşturma derinleştirilerek, genişletilerek devam ediyor. Burada 78 canımızı kaybettik. Acısı yüreğimizde yanıyor ve o ailelerin acısı çok taze. Dayanılır gibi değil. Hep beraber Bolu'ya gittik, o acıyı birlikte yaşadık. Dolayısıyla bu acıyı milletimize yaşatanlar kimse, hangi makamdaysa hesabını yargı önünde verecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın, bunun takipçisiyiz. Rapor üzerine tartışmalar, yapmış olduğumuz açıklamaları farklı şekilde değerlendirenler oldu. Burada savcılık makamına ibraz edilmemiş, imzasız bir metnin hukuki bir değeri olmaz. O nedenle 'korsan' ifadesini kullandık. Onun eline, onu kim tutuşturmuşsa, savcılığa vereceğine gidip oraya vermişse, onun hukuki bir değeri olmaz. Konunun uzmanları, teknik detayları en ince ayrıntısına kadar inceleyecekler ve burada kimler sorumluysa hep beraber göreceğiz. Yargı şeffaf bir şekilde işleyecek. Zaten rapor ortaya çıktığında kimin hangi yönetmelik gereğince, hangi mevzuat gereğince, hangi fiillerde ihmali bulunduğu gerekçesiyle tüm detayı ve şeffaflığıyla kamuoyuyla paylaşılmış olacak. Dolayısıyla bu suni tartışmalar da maalesef milletimizi üzen tartışmalar. Bu acının üzerine bu şekilde polemik yapılması hiç doğru değil. Özellikle makam sahipleri kürsülerden çıkıp, 'Bunlar sorumludur, benim adamım sorumlu değildir.' Ona sen karar vermeyeceksin, ona yargı karar verecek. Bırakın yargı çalışmalarını yapsın" diye konuştu.'BENİM MUHATABIM OLAMAZ'İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, polemikten beslenmeye çalıştığını ve reyting için yargıya sürekli dil uzatmaya çalıştığını söyleyen Tunç, "Bunu kabul etmek mümkün değil. Herkes kendi işine odaklanacak. Yargıya, Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza yönelik böyle yakışıksız, seviyesiz üsluplarla konuşmanın hiç kimseye bir faydası yok. Bu hem devlet adabından nasibini almamaktır hem de millet iradesine saygısızlıktır. Herkes kendi işine odaklanacak. 16 milyon İstanbullunun sorumluluğunu kaldıramayan bir şahıs var. Burada yapmış olduğu açıklamalarla özellikle şahsımıza yönelik de bazı ifadeleri oldu. Özellikle bu tür polemiklerden sürekli beslenmeye çalışan, hadsiz sözler kullanarak Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik sözler kullanan bu şahıs benim muhatabım olamaz. Kendi görevini yapsın ve İstanbullu tarafından verilen sorumlulukları yerine getirmeye çalışsın" açıklamasında bulundu. (DHA)