Suat Kılıç: Yargılamasına tutuklu devam edilen siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
Suat Kılıç: Yargılamasına tutuklu devam edilen siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
Suat Kılıç: Yargılamasına tutuklu devam edilen siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
Haber Giriş Tarihi: 28.01.2025 17:40
Haber Güncellenme Tarihi: 28.01.2025 17:40
Kaynak:
Haber Merkezi
newyorknews.com.tr
Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)- YENİDEN Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Yargıda siyasallaşma maalesef var. Bir an önce bu soruşturmaların gevşetilmesini ve yargılamasına tutuklu devam edilen isimlerin, siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun, Türkiye'de anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanını tutuklu tutmanın bir anlamı yoktur” dedi.Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği otel yangını ile ilgili, “Sorumluluk makamı hala sorumluluk almaktan kaçırıyor. Taraflar birbirinin üzerine suç atmaktan suçlamaktan başka bir şey şu ana kadar yapmış değiller. Kartalkaya otel yangınında sorumlulukları bulunan Kültür ve Turizm Bakanı da Bolu Belediye Başkanı da istifa etmelidir. 78 insanımızın yanarak ya da dumandan boğularak can verdiği yangın faciasında sorumluluğu bulunan isimlerin demagoji yapmaları birbirlerine suçlamaları kabul edilebilir bir durum değildir. Gerçeklerin karartılmasına Yeniden Refah Partisi olarak seyirci kalmayacağız, izin vermeyeceğiz. Kartalkaya faciasında otelin yangına hazırlıksız olduğunu tespit ettiği halde durumu üst makamlara, mercilere bildirmeyen Bolu Belediyesi olayda tali kusurludur, hukuken sorumludur. Ruhsat verip belgelendirdiği oteli yangın başta olmak üzere insan sağlığı ve önemleri yönünden denetlemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yangın faciasında asli kusurludur, hukuken sorumludur. Hem hukuki sorumlulukları vardır hem vicdani sorumlulukları vardır hem ahlaki hem de siyasi sorumlulukları vardır. Gerek Kültür ve Turizm Bakanı gerekse Bolu Belediye Başkanı bu sorumluluğun gereğini artık yerine getirmekle mükelleftir” diye konuştu.Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: “Olaya ait ilk bilirkişi raporunun sumen altı edilmesi de kabul edilebilir bir durum değildir. Anlaşılıyor ki, ‘soruşturun’ talimatını verenlerin bilir kişilere değil, işini bilenlere ihtiyacı vardır. İlk rapordaki tespitleri ve sorumluları yok sayan her yeni rapor şaibeli olacak, kamuoyu vicdanında karşılık bulmayacaktır. Yangın çıkışları kapalı ya da yetersiz. Yangın merdivenleri bina içinde elverişsiz ve ulaşılabilir değil. Yangın sprinkleri yok. Duman dedektörleri çalışmıyor. Yangın alarmı yok. Yangın söndürme tüpleri yok ya da yetersiz. Oteller bölgesinde bir tane bir itfaiye aracı yok. Otel sahibi sadece kazanacağı paraya bakmış, insan sağlığını hiçe saymış. Daha ne olsun? Allah aşkına daha ne olsun? Yetkililerin denetlemesi gerekenlerin bu otele acentesi üzerinden müşteri gönderenlerin sorumluluk alması için daha ne olması lazım? Turizm Bakanı kendi otellerine bakmaktan, Türkiye turizmine bakamaz hale gelmiştir. Türkiye'nin en namlı otelcisi, en havalı tur şirketi sahibi olan Turizm Bakanı ahlaki ve vicdani sorumluluğa ortak olmalı ya görevden affını istemeli ya da görevden el çektirilmelidir.”Kılıç, İmralı görüşmeleri ile ilgili, “Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK terörü bitirmek için İmralı'dan gelecek mesajı beklemeye ihtiyacı yoktur. Terörist başı Abdullah Öcalan'la terörün biteceğine 40 bin insanımızın katili olan terörist Apo’yla Türkiye'ye terörsüz günlerin geleceğine inanmıyoruz. Terörün bitmesini elbette biz de istiyoruz. İstiyoruz ki, analar ağlamasın, eşler dul kalmasın, çocuklar öksüz, yetim, babasız kalmasın. Ama bunun bir terör örgütü elebaşıyla sağlanılabileceğine de ihtimal vermiyoruz. Terörsüz günler gelecekse, analar artık ağlamayacaksa, bunun yolu terör örgütüyle müzakere etmek değil, terörizmin her boyutuyla mücadele etmekle sağlanacağına inanıyoruz. Ayrıca Suriye'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından eğitilip donatılan PYD, YPG terör örgütüne mensup 130 bin kişilik terör örgütü varlığını korurken PKK bitse ne olacak? Bitmese ne olacak? 130 bin kişilik YPG terör ordusu silahları teslim alınarak tasfiye edilmedikçe PKK'nın bitirilmesinin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Bu kadar açık, bu kadar net. Türkiye'ye karşı silahlandırılan YPG terör ordusu orada dururken son kullanma tarihi zaten dolmuş olan PKK bitse ne olur? Bitmese ne olur? Terör örgütünden kurtulacağız derken Suriye topraklarında bir terör devletinin kurulmasına seyirci kalamayız, kalmamalıyız. İmralı'ya tekrar tekrar heyet göndermek artık abesle iştigaldir. Zaman kaybıdır. Terörü cesaretlendirmektir. Türk-Kürt kardeşliği İmralı'dan gelecek mesaja bırakılamayacak kadar önemli bir değerdir. Ve bu kardeşlik en az bin yıl önce zaten tesis edilmiştir. Kardeşliğimizi hatırlamak ya da pekiştirmek için terörist başına ihtiyacımız yoktur” ifadelerini kullandı. Kılıç, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İBB Başkanı İmamoğlu’nun devam eden yargı süreçlerine ilişkin, “Yargıda siyasallaşma maalesef var. Bir genel başkanın, bir büyükşehir belediye başkanının arka arkaya soruşturmalarla kıskaca alınmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye'de siyasetin daha özgür ve hukukun daha güven telkin ettiği bir iklimde yapılması gerekmektedir. Siyasetin bu kadar soruşturmalarla sıkboğaz edildiği bir ülke dışarıdan bakıldığında demokratik bir ülke görüntüsü vermeyecektir. Bunun iktidara da bir katkısı yok. Bunun Türkiye'nin finansal güvenliğine de bir katkısı yok. O nedenle bir an önce bu soruşturmaların gevşetilmesini ve yargılamasına tutuklu devam edilen isimlerin, siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun Türkiye'de anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanını tutuklu tutmanın bir anlamı yoktur. Milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı'nı da soruşturmalarla köşeye sıkıştırmanın bir anlamı yoktur. Elbette ki, kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Suç işlemek bir özgürlük değildir, bir tercihtir, bir seçimdir. Suç işleyen bunun hukuk önünde, yargı önünde hesabını verecektir. Ama tutukluluk ve arka arkaya gelen seri soruşturmalar yargıda bir siyasi gölgenin varlığını hepimize göstermektedir. Bundan kaçınmak lazım” diye konuştu.Kılıç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Bolu Kartalkaya’daki otel yangını ile ilgili açıklamalarına ilişkin, “Sayın Bahçeli'nin Kartalkaya’yla ilgili açıklamasını ben Kültür ve Turizm Bakanı da sorumluluktan kaçmamalıdır şeklinde anladım. Umarım yanlış anlamamışımdır. Biz de başından itibaren aynı şeyi söylüyoruz. Türkiye bir turizm ülkesi bir kayak merkezinde otel yanmış tepeden dibine kadar 78 insanımız can vermiş, Kültür ve Turizm Bakanı belediyeyi suçluyor, özel idareyi suçluyor, valiyi suçluyor. Kendisi dışında herkes suçlu. Oysaki, kendi tur şirketi bile otele müşteri göndermeye devam etti yangın gününe kadar. Hal böyleyken Kültür ve Turizm Bakanı sorumluluktan kaçamaz, kaçınamaz. Sayın Bahçeli'nin bugün söylediğini biz de geçen haftadan beri söylüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanı vicdani, siyasi, hukuki sorumluluğunu üstlenmeli ve görevden affını dilemelidir” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Suat Kılıç: Yargılamasına tutuklu devam edilen siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
Suat Kılıç: Yargılamasına tutuklu devam edilen siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)- YENİDEN Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Yargıda siyasallaşma maalesef var. Bir an önce bu soruşturmaların gevşetilmesini ve yargılamasına tutuklu devam edilen isimlerin, siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun, Türkiye'de anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanını tutuklu tutmanın bir anlamı yoktur” dedi.Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği otel yangını ile ilgili, “Sorumluluk makamı hala sorumluluk almaktan kaçırıyor. Taraflar birbirinin üzerine suç atmaktan suçlamaktan başka bir şey şu ana kadar yapmış değiller. Kartalkaya otel yangınında sorumlulukları bulunan Kültür ve Turizm Bakanı da Bolu Belediye Başkanı da istifa etmelidir. 78 insanımızın yanarak ya da dumandan boğularak can verdiği yangın faciasında sorumluluğu bulunan isimlerin demagoji yapmaları birbirlerine suçlamaları kabul edilebilir bir durum değildir. Gerçeklerin karartılmasına Yeniden Refah Partisi olarak seyirci kalmayacağız, izin vermeyeceğiz. Kartalkaya faciasında otelin yangına hazırlıksız olduğunu tespit ettiği halde durumu üst makamlara, mercilere bildirmeyen Bolu Belediyesi olayda tali kusurludur, hukuken sorumludur. Ruhsat verip belgelendirdiği oteli yangın başta olmak üzere insan sağlığı ve önemleri yönünden denetlemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yangın faciasında asli kusurludur, hukuken sorumludur. Hem hukuki sorumlulukları vardır hem vicdani sorumlulukları vardır hem ahlaki hem de siyasi sorumlulukları vardır. Gerek Kültür ve Turizm Bakanı gerekse Bolu Belediye Başkanı bu sorumluluğun gereğini artık yerine getirmekle mükelleftir” diye konuştu.Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: “Olaya ait ilk bilirkişi raporunun sumen altı edilmesi de kabul edilebilir bir durum değildir. Anlaşılıyor ki, ‘soruşturun’ talimatını verenlerin bilir kişilere değil, işini bilenlere ihtiyacı vardır. İlk rapordaki tespitleri ve sorumluları yok sayan her yeni rapor şaibeli olacak, kamuoyu vicdanında karşılık bulmayacaktır. Yangın çıkışları kapalı ya da yetersiz. Yangın merdivenleri bina içinde elverişsiz ve ulaşılabilir değil. Yangın sprinkleri yok. Duman dedektörleri çalışmıyor. Yangın alarmı yok. Yangın söndürme tüpleri yok ya da yetersiz. Oteller bölgesinde bir tane bir itfaiye aracı yok. Otel sahibi sadece kazanacağı paraya bakmış, insan sağlığını hiçe saymış. Daha ne olsun? Allah aşkına daha ne olsun? Yetkililerin denetlemesi gerekenlerin bu otele acentesi üzerinden müşteri gönderenlerin sorumluluk alması için daha ne olması lazım? Turizm Bakanı kendi otellerine bakmaktan, Türkiye turizmine bakamaz hale gelmiştir. Türkiye'nin en namlı otelcisi, en havalı tur şirketi sahibi olan Turizm Bakanı ahlaki ve vicdani sorumluluğa ortak olmalı ya görevden affını istemeli ya da görevden el çektirilmelidir.”Kılıç, İmralı görüşmeleri ile ilgili, “Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK terörü bitirmek için İmralı'dan gelecek mesajı beklemeye ihtiyacı yoktur. Terörist başı Abdullah Öcalan'la terörün biteceğine 40 bin insanımızın katili olan terörist Apo’yla Türkiye'ye terörsüz günlerin geleceğine inanmıyoruz. Terörün bitmesini elbette biz de istiyoruz. İstiyoruz ki, analar ağlamasın, eşler dul kalmasın, çocuklar öksüz, yetim, babasız kalmasın. Ama bunun bir terör örgütü elebaşıyla sağlanılabileceğine de ihtimal vermiyoruz. Terörsüz günler gelecekse, analar artık ağlamayacaksa, bunun yolu terör örgütüyle müzakere etmek değil, terörizmin her boyutuyla mücadele etmekle sağlanacağına inanıyoruz. Ayrıca Suriye'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından eğitilip donatılan PYD, YPG terör örgütüne mensup 130 bin kişilik terör örgütü varlığını korurken PKK bitse ne olacak? Bitmese ne olacak? 130 bin kişilik YPG terör ordusu silahları teslim alınarak tasfiye edilmedikçe PKK'nın bitirilmesinin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Bu kadar açık, bu kadar net. Türkiye'ye karşı silahlandırılan YPG terör ordusu orada dururken son kullanma tarihi zaten dolmuş olan PKK bitse ne olur? Bitmese ne olur? Terör örgütünden kurtulacağız derken Suriye topraklarında bir terör devletinin kurulmasına seyirci kalamayız, kalmamalıyız. İmralı'ya tekrar tekrar heyet göndermek artık abesle iştigaldir. Zaman kaybıdır. Terörü cesaretlendirmektir. Türk-Kürt kardeşliği İmralı'dan gelecek mesaja bırakılamayacak kadar önemli bir değerdir. Ve bu kardeşlik en az bin yıl önce zaten tesis edilmiştir. Kardeşliğimizi hatırlamak ya da pekiştirmek için terörist başına ihtiyacımız yoktur” ifadelerini kullandı. Kılıç, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İBB Başkanı İmamoğlu’nun devam eden yargı süreçlerine ilişkin, “Yargıda siyasallaşma maalesef var. Bir genel başkanın, bir büyükşehir belediye başkanının arka arkaya soruşturmalarla kıskaca alınmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye'de siyasetin daha özgür ve hukukun daha güven telkin ettiği bir iklimde yapılması gerekmektedir. Siyasetin bu kadar soruşturmalarla sıkboğaz edildiği bir ülke dışarıdan bakıldığında demokratik bir ülke görüntüsü vermeyecektir. Bunun iktidara da bir katkısı yok. Bunun Türkiye'nin finansal güvenliğine de bir katkısı yok. O nedenle bir an önce bu soruşturmaların gevşetilmesini ve yargılamasına tutuklu devam edilen isimlerin, siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun Türkiye'de anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanını tutuklu tutmanın bir anlamı yoktur. Milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı'nı da soruşturmalarla köşeye sıkıştırmanın bir anlamı yoktur. Elbette ki, kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Suç işlemek bir özgürlük değildir, bir tercihtir, bir seçimdir. Suç işleyen bunun hukuk önünde, yargı önünde hesabını verecektir. Ama tutukluluk ve arka arkaya gelen seri soruşturmalar yargıda bir siyasi gölgenin varlığını hepimize göstermektedir. Bundan kaçınmak lazım” diye konuştu.Kılıç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Bolu Kartalkaya’daki otel yangını ile ilgili açıklamalarına ilişkin, “Sayın Bahçeli'nin Kartalkaya’yla ilgili açıklamasını ben Kültür ve Turizm Bakanı da sorumluluktan kaçmamalıdır şeklinde anladım. Umarım yanlış anlamamışımdır. Biz de başından itibaren aynı şeyi söylüyoruz. Türkiye bir turizm ülkesi bir kayak merkezinde otel yanmış tepeden dibine kadar 78 insanımız can vermiş, Kültür ve Turizm Bakanı belediyeyi suçluyor, özel idareyi suçluyor, valiyi suçluyor. Kendisi dışında herkes suçlu. Oysaki, kendi tur şirketi bile otele müşteri göndermeye devam etti yangın gününe kadar. Hal böyleyken Kültür ve Turizm Bakanı sorumluluktan kaçamaz, kaçınamaz. Sayın Bahçeli'nin bugün söylediğini biz de geçen haftadan beri söylüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanı vicdani, siyasi, hukuki sorumluluğunu üstlenmeli ve görevden affını dilemelidir” dedi.
En Çok Okunan Haberler